18 Haziran 2007 Pazartesi

ÜNYE NASIL KURTULUR ?

ÜNYE NASIL KURTULUR ?
İstanbul, 15 Haziran 2007


Ünye için, kültürel anlamda, şehircilik anlamında, yaşam kalitesi anlamında, hatta doğal güzellikler anlamında, her ne iyi şey istiyor isek, bu talebimizin karşılanması ile ilgili planlamanın ya da faaliyetin, sonunda gelip Ünye Ekonomisi ile ilişkileneceğini hepimiz biliyoruz. Ve bugün Ünyemiz ile ilgili neden şikayet ediyorsak, görüneni kazıdığımızda altından ekonomik sıkıntıların çıkacağını da biliyoruz.
Ülke, Bölge, Şehir, Şirket, Aile, Birey için ekonominin ana kuralları aynı işliyor.
Yani, tüm bu ünitelerde aynı sebepler aynı sonuçları doğuruyor. Paranız yok, ihtiyaçlarınız çoksa, paraya ihtiyacınız vardır demektir. (!)
Piyango'dan para çıkması, kumarda kazanmak, babadan deden miras kalması, yolda cüzdan bulmak dışında, para bir ekonomik faaliyetin sonunda elde edilebiliyor.
Yani mal ve hizmet üreteceğiz ve ürettiklerimizi satacağız. Eğer bir miktar artı değer yaratmış isek, o miktar paramız olacak .
Yani mal ya da hizmet, mutlaka bir şey üreteceğiz..
Tersane, mermer ve tekstil fabrikaları bunların kapasiteleri ve sayıları mutlaka artmalı. Bu işletmeler Ünye'de iyi ki varlar. Bu işletmelere ve onların sahipleri, girişimcilere biz Ünyelilerin gözümüz gibi bakmamız lazımdır.
Ancak, maalesef imalat endüstrisi yatırımları Ünye'de çok yavaş gelişiyor.
Ama bizim paraya çok ihtiyacımız var. Ve de çok acelemiz var. Ve yeni yatırımcı da bulamıyoruz. Zaten sayıları da çok az.
Eğer hakikaten çok acelemiz var ise, bize şimdi hemen bu yıl, gelecek yıl, daha sonraki yıl para lazım ise, o zaman, kimseyi beklemeyeceğiz, hep beraber biz bir şeyler yapacağız.
Doğal çevreniz, coğrafyanız, ikliminiz, kültürünüz, tarihi varlıklarınız, imkan sunuyorsa dünyanın her yerinde işe bunları (hiç eksiltmeden, tüketmeden) satarak başlıyorsunuz.

ÜNYE'DE TURİZM OLUR MU ?
Babam devlet memuru idi. Ünye dışında küçük bir ilçede görev yapıyordu. Çocukluğumda, tatil demek, okul tatili demekti. Bir de babamın yıllık izninde Ünye'ye gitmek demekti. Ortaokul çağlarımda, tatil biraz biraz "turizm"leşmeye başladı, o da 4-5 günlüğüne Ankara'ya, İstanbul'a İzmir'e, gezmeye gitmekler olmuştu. Üniversite yıllarında Bodrum, Evlendiğim yıllarda Antalya kamu kampları, son dönemden bir önce "kampanyadan" taksitli ödemeli tatil köyleri, 50'li yaşlar, yıllık izinde, yine "Ünye tatilleri"...
Bu süreç, bizim kuşağın orta sınıf ücretlilerinde ileri geri 3- 5 yıl kayarak hemen hemen aynı şekilde yaşanmıştır sanıyorum...
Tanıdığım bir çok kişi artık Antalya ve güney sahillerine gitmek istemiyor. Yeni tatil destinasyonları arzu ediyorlar.. Daha önce görmedikleri küçük yerler, küçük kasabalar arıyorlar.
Öteyandan, Dünya da gittikçe ısınıyor. Çok sıcaklarda, denize bile girilmiyor.... Biraz da yeşillik, dağ tepe olsun istiyorlar galiba...
Bu tarif bana hiç yabancı gelmiyor... Bence, burası Ünye, Fatsa, Perşembe sahil şeridi (!)
Yerli turizm pastasından, bölgemizin, bu önümüzdeki yıllarda her zamankinden daha fazla pay alma şansının olacağını düşünüyorum.
Çok bilinçli işletmecilerce işletilen, çok temiz, şirin küçük işletmelere ihtiyaç var.
Ancak, bu işletmelerin de kurulması biraz zaman alacağa benziyor.. Eğer bu işletmelerin 3-5 yıl gibi kısa zamanda kurulmasını istiyorsak, bizim hemen yarın yapmaya başlamamız gereken iki temel şey var:
- Bu kadar lafı, şu iki şeyi söylemek için edildi.-
1 - Büyük bir tanıtım kampanyası yapalım....
2 - Köprünün "en başına" büyük bir bayrak direği dikelim ve göndere kocaman bir Mavi Bayrak çekelim.
Bunlar için eş zamanlı çalışalım. İşe yarın başlayalım..

Racih TOKAÇ

Hiç yorum yok: