18 Haziran 2007 Pazartesi

Racih TOKAÇ

İstanbul, 16 Haziran 2007
KÖPRÜDEKİ MAVİ BAYRAK
Ünye'nin "Kurtuluşu" ile ilgili bir önceki yazımı şöyle bitirmiştim:





1 - Büyük bir tanıtım kampanyası yapalım....
2 - Köprünün "en başına" büyük bir bayrak direği dikelim ve göndere kocaman bir Mavi Bayrak çekelim.

Bunlar için eş zamanlı çalışalım. İşe yarın başlayalım..


demiştim....

Her halde hepimiz hemfikiriz: Ünye'de öncelikle turizmi ve imalat endüstrisini geliştireceğiz..

Vilayet olmayı, fındığı, tarımı hayvancılığı konuşmamıza gerek yok sanıyorum.

Ünye'de imalat endüstrisinin gelişimine elbette çok önem vereceğiz. Gözümüz daima orada da olacak. Onu kolllayacağız.

Ama, hemen yarın Turizm için bir şeyler yapmalıyız.. Yapabiliriz...

Köprünün en ucuna dikeceğimiz o "Mavi Bayrak", turiste, Ünyeliye herkese lazım.

Sayın Belediye Başkanımızın ve bizim, ortaokul lise çağlarımızda özellikle kışın ayağımız çamurdan kurtulmazdı.

O yıllarda Ünye'nin sokaklarında sürekli kazı vardı. Çünkü, Ünye'ye "Kanalizasyon Şebekesi" döşeniyordu. - Biz o yıllarda sanıyorduk ki, tamamlandığında sahildeki derelerden -sayısını bilmiyorum- sadece yağmur suyu, kaynak suyu akacaktı.-

Benim bildiğim kadarıyla, maalesef, bu hiç olmadı.

Bunun her halde teknik bir nedeni ya da idari mali bir açıklaması vardır sanıyorum.

Grubumuzda, bu konuda bilgisi olan birisi mutlaka vardır..






-Tabi, konu hakkında genelin bilgisi olup da ben mi konuya uzak kaldım? Bunu da bilmiyorum doğrusu -


Bu gün durum şudur ki: 2007 Yılında;

Ünye'nin derelerine kanalizasyon karışıyor.

Hatta derelerden kanalizasyon akıyor.

Bu dereler de Ünye'nin sahiline akıyor.

Yunus Zor Bey, pis kokunun bu günlerde sahile vurmuş olan yosunlardan gelebileceğini ifade ediyor.

Tabi mümkündür, önceki yaz da bu aylarda Ünye'de yine böyle çürümüş yosun kokusu vardı.

Ama, bir söz vardır: İftiranın yakışanından daha çok korkun!. İyani, Yunus Zor Bey'in akla getirmiş olduğu gibi de olsa, Ünyemizin o güzel sahiline bu devirde kanalizasyon akıyor.


Bu derelerden yağmur suyu akıtmak zor mudur ya da imkansız mıdır ki !

Bu devirde bunun Ünye'nin mevcut imkan ve kabiliyetleri çerçevesinde mümkün olan bir çözümü yok mudur?

Çocukluğumuzda, parktaki kumsalda bazen "iğne atsan yere düzmezdi" kadar kalabalık olurduk. Hatta bazı çocukların, anneleri teyzeleri de olurdu, şemsiyelerin altında, çocuklarını gözetlerlerdi, acıktıklarında da ekmek arası bir şeyler yedirirlerdi..

Kötü mü olur ?! Ünye'de şehir içindeki otel ve pansiyonlarda kalan yerli yabancı turistler ve onlarla birlikte tabi Ünyeliler de ayaklarında sandaletler, omuzlarında ellerinde havlular, parkta, sahilde denize girebiliyorlar olsalar.

İşte, parkta denize girilebildiği ve girildiği o gün, bence "Ünye'nin Kurtuluşu Günü"dür. FAKİRLİKTEN ! CAHİLLİKTEN !


Racih TOKAÇ

1 yorum:

İSMAİL CANBULAT dedi ki...

Merhaba Raci Abicim,
hayırlı olsun..

Harika olmuş bu blog..

Dünya; bir blog devrimi yaşıyor, artık bunu görüyorum...

İ"letişemeyen" modern insanın, "tayy-i mekanı" sanki bu:))

Bilgilendik efendim, teşekkür ederiz.